Sesli RehberMoulin Rouge
Güzel Dönem dekorasyonlu, gösterişli kostümlü dans gösterileri ve akşam yemeği sunan ünlü 19. yüzyıl kabaresi.
Moulin Rouge’un kapısından içeri adım attığınızda, Paris’in kalbinde bir asırdan uzun süredir yaşayan efsanevi bir kabareyle karşılaşırsınız. On dokuzuncu yüzyılın seksenli yıllarının sonunda Joseph Oller ve Charles Zidler’in hayaliyle hayat bulan bu büyüleyici mekan, Montmartre’ın eteklerinde, canlı Pigalle semtinde yer alır. Kurucuları, toplumsal sınıf farkı gözetmeksizin herkesi büyüleyici gecelerde bir araya getirecek bir buluşma noktası yaratmayı hayal etmişti. O günden bu yana Moulin Rouge, güzellik ve kutlama tutkusu ile tanınan Belle Époque döneminin yaratıcılığını ve zarafetini simgeleyen bir ikon haline geldi.
Moulin Rouge’un girişinde sizi karşılayan kırmızı yel değirmeni, Léon-Adolphe Willette’in ellerinden çıkan neşeli bir simgedir. Bu çarpıcı renk, hem yakınlardaki eğlence semtine hem de Paris’in renkli geçmişine göz kırpar. Açıldığı dönemde Moulin Rouge yalnızca gösterişli dış cephesiyle değil, aynı zamanda devrim niteliğindeki teknolojik yenilikleriyle de dikkat çekiyordu. Paris’in tamamen elektrikle aydınlatılan ilk mekanlarından biri olan Moulin Rouge, birkaç dakika içinde değiştirilebilen dekorlarıyla sürekli yenilenen gösterilere ev sahipliği yapmak için ideal bir ortam sunuyordu.
Salona adım attığınız anda sizi Belle Époque’un ihtişamı karşılar: kadife perdeler, ışıltılı avizeler ve enerjiyle dolu bir dans pisti. Fransız kankan dansının doğduğu yer tam da burasıdır; bu coşkulu dans, yüksek tekmeleri ve neşeli havasıyla dünyanın her yerinde ün kazandı. La Goulue, Jane Avril ve Mistinguett gibi sahnenin büyük isimleri, kankana ruhunu katarak hem izleyicileri büyüledi hem de ünlü sanatçı Henri de Toulouse-Lautrec’e ilham oldu. Toulouse-Lautrec, onların büyülü anlarını resimlerine ve afişlerine taşıdı.
Yıllar boyunca Edith Piaf, Maurice Chevalier ve Liza Minnelli ile Elton John gibi uluslararası yıldızlar bu sahnede izleyicilerle buluştu. Savaş dönemlerinde ya da geçici kapanışlarda bile Moulin Rouge yeniden hayat bulmayı başardı; müzik, dans ve gösterinin eşsiz birleşimini hep canlı tuttu. Moulin Rouge’un etkisi Paris’in çok ötesine yayıldı; Baz Luhrmann’ın iki binli yılların başında çektiği ünlü müzikal filmden, dünyanın dört bir yanındaki sanat ve edebiyat eserlerine kadar ilham verdi.
Günümüzde Moulin Rouge, klasik kabare geleneğini modern yaratıcılıkla birleştiren akşam yemekli gösterileriyle ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Çevresindeki Montmartre ve Pigalle semtleri ise bohem atmosferleriyle bu canlılığa hayat katıyor; sanatçılar, müzisyenler ve hayalperestler burada buluşuyor. Moulin Rouge yıl boyunca konuklarını ağırlayarak, müziğin, kahkahanın ve Paris’in o özgün ruhunun hâkim olduğu unutulmaz geceler vadediyor.